Dikkat Eksikliği mi, değil mi?

Kreatif davranışla coşan, hareket dostu çocuklar hiperaktif mi?

İlaç mı, eğitim mi?

Türbülanslı Başlangıç…

Ev, okul ve çanta sanki bir savaş alanı, kendisi hayal aleminde ve konsantre olamıyor. İşte sabah böyle başlıyor kaotik ve türbülanslı bir ortamda…

Ev ödevleri saatlerce süren bir eziyete dönüşüyor, belki de bu bir hiperkinetik sendrom… Günümüzün teknolojik uyarıcıları, TV, multimedyatik ürünlerin dikkat eksikliği yarattığı söyleniyor, oysa uzmanlar kalıtımsal faktörler, genler üzerinde duruyorlar. 100 yıl önce de dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin olduğunu hatırlatıyorlar.

Küçük Enerji Topları…

Dikkat eksikliği olan hiperaktif çocuklar okulda aşırı rahatsızlık veriyor, çalışmaları yavaşlatıyorlar.

Yasaklamalara ve kurallara hiç katlanamıyor, evde ve okulda çerçevenin dışına çıkıyorlar… Bazıları ise daha az aktif ve daha fazla hayale dalıyor. Fakat her aktif, hareket heyecanı taşıyan çocuk hiperaktif değil…

Hiperaktivitede tanı koyabilmek için uzun süren bir gözlem sonucunda deneyimli bir uzmanın kararı gerekiyor. Aşırı hareketli bir çocuğun en az 15 gün gözlemlenmiş olması şart koşuluyor.(Lauth, Schlottke)

Yıldırım gibi hızlı koşan ya da fırtına gibi esen her çocuk için hiperaktif kararı almak doğru değildir. Amerika ve Almanya’da da koyulan hatalı teşhisler ve yanlış ilaç kullanımları yaygınlaşmaktadır. Çocukların sağlığı açısından doğru gözlem ve doğru teşhisin önemini vurgulamak gerekiyor.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin belirli ve net kriterleri olduğunu görüyoruz. Epilepsi ve depresyonların ayrı ele alınması ayrıca önem taşımaktadır. Yaş dönemlerine bağlı davranış biçimlerini iyi tanımak gerekiyor. Gelişim yaşına uygun davranışların göz önünde bulundurulması şartı ile dikkat eksikliği ve hiperaktiviteden bahsedebilmemiz için aşağıdaki faktörlerden en az 6 sının 6 ay boyunca  gözlemleniyor olması gerekmektedir:

Detaylara dikkat etmiyor. Dalgınlık hataları yapıyor.

Uzun süre bir konuya odaklanmakta güçlük çekiyor.

Kendisine hitap ettiğiniz zaman hiç duymamış gibi davranıyor.

Talimatları muntazam yerine getiremiyor veya ödevlerini bitirmiyor.

İsteksiz ödev alıyor ve konsantrasyon isteyen ödevlerde çalışmayı reddediyor.

Oyuncak veya ödev defteri gibi objeleri kaybediyor.

Gereksiz uyarılar (caydırıcı) tarafından kışkırtılabiliyor ve onlara yöneliyor.

Günlük aktivitelerde unutkan davranıyor.

Sandalyede devamlı debeleniyor ve dönüyor.

İstemeyerek oturuyor ve oturması beklendiği halde yerinden kalkıyor.

Uygun olmadığı zamanlarda bile sağa sola koşuyor ve her yere tırmanmak istiyor.

Oyun esnasında yüksek sesle konuşuyor, ya da bağırıyor.

Sanki motor gücü ile güdümlenmiş gibi hareketli davranıyor.

Gereğinden fazla konuşuyor.

Sorulan soru daha tamamlanmadan cevap ile ortaya atılıyor.

Sıra bekleme zahmetine katlanamıyor, öne atlamak istiyor.

Oyunda ve konuşmalarda devamlı araya giriyor ve bozuyor.

 

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite belirtileri ile ilgili diğer önemli konular:

*Belirtilerden bazıları 7. yaştan önce de fark edilmiş olmalıdır.

*Belirtiler yalnızca ev ve okulda değil en az iki ayrı sosyal çevrede de hissedilmiş olmalıdır.

*Bu belirtiler mesleki ve sosyal çevrelerde ve öğrenme becerisinde belirgin engellere sebep   olmaktadır.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite her kişide farklı şekillerde belirginleşiyor:

               Bazılarında huzursuzluk ön planda iken, bazılarında ise dikkatsizlik ön plana çıkıyor:

Hiperaktif- tepkisel tip

Dikkat eksikliği ön planda olan tip

Karışık tip: Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bir arada olan tip

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite belirtileri yaş farklılıklarına göre değişebilmektedir. Örneğin 3 yaşında bir çocuğun konsantre olamaması normaldir. Ama 7 yaşındakinde aynı durum göze çarpar.

Bebeklikte Dikkat Eksikliği

Sebebi açıklanamayan uzun süren bağırma nöbetleri, motor huzursuzluk, yeme ve uyku problemleri, bedensel temastan kaçınma.

Anaokulu dönemini içine alan küçük çocukluk evresi:

Plansız, anlamsız aktivite, sık ve çabuk, önceden fark edilemeyen davranış değişiklikleri, bireysel ve grup oyunlarında belirgin inat reaksiyonları, tahmin edilemeyen sosyal davranışlar.

Görsel, işitsel algılarda zayıflık, ince ve büyük kas faaliyetlerinde yetersizlik, ilgi çekici erken konuşma ya da konuşma gecikmesi, kalıcı arkadaşlıkların oluşamaması.

İlkokulda Dikkat Eksikliği:

Evde, aile içinde kurallara uyma zorluğu, oyun gruplarında ve ders esnasında kural tanımama, dersi bozma, rahatsız etme, sabır azlığı, çabuk caydırılabilme, kızma, köpürme, saldırgan davranışlarda bulunma, kaotik bir düzensizlik, kaba ve düzensiz yazı yazma, sürekli yanındaki ile konuşma, patlarcasına konuşma, kelimeleri sıralama, konu ile uyuşmayan mimik, jest ve beden dili, beceriksizlik ve sık sık yapılan kazalar, okuma yazma zayıflığı, matematik güçlüğü, öğrenme problemleri, tekrarlarda başarılı olamama, okul değiştirme baskıları, uzun süre sosyal bağlantıları devam ettirememe, dışlanma, yetersiz özgüven.

Gençlerde dikkat eksikliği ve hiperaktivite:

Dikkatsizlik, başarıdan kaçış, reddedici ve saldırgan davranış, öz değerlerin indirgenmesi, korkular, depresyon, marjinal sosyal gruplarla ilişki kurma, çok sık trafik kazaları, madde bağımlılıklarına yönelme. (alkol ve uyuşturucu riski)

Yetişkinlerde dikkat eksikliği ve hiperaktivite:

Unutkanlık, iş planlaması ve gerçekleştirmede zorluklar, sosyal ve mesleki bağlantıların kurulamaması, korkular, depresyon, bağımlılıklar.

 

Frenlenemeyen Hisler:

Dikkat eksikliği yalnızca çocuk ve gençleri içeren bir hastalık olarak ele alınmamalıdır, önlem alınmadığı durumlarda % 60 ı yetişkinlik evresine atlamaktadır.

Genelde diğerlerinden daha duygusal davranan bu yetişkinler hislerini frenlemeden yaşıyorlar. Bunun bazı avantajları da olacağı kesin,  düşünce ve fikir akımlarının zenginliği ile kariyerlerinde yaratımcı imajlara imza atabiliyorlar.

 

Yıllar içinde dönüşüm:

Dikkat eksikliğinin şikayetler zinciri her yaşta aynı kalmıyor. Aşırı hareketlilik ve tepkisellik genel bir başarısızlığa ve odaklanma bozukluğuna dönüşüyor. İç huzursuzluğu yaşanıyor. Yıllar önce koydukları hedeflere genelde ulaşamıyorlar. Çoğu dikkat eksikliğinin sosyal sonuçları ile mücadele etmeye çalışıyor.

Yetenek ve kapasitelerine uygun olmayan eğitim ve kariyer süreci

Mesleki hayatta sürekli iş değiştirme

Yükselen boşanma trendi

Çok sık taşınma, yer değiştirme

Dikkat eksikliği olanlar günlük hayatta çok sık zorluklarla karşılaşıyorlar:

Organizasyon ve düşünme biçimleri:

Zaman farkındalığı ve programlamada zorluklar, randevulara uyulmaması

Sıkıcı günlük işleri ileri erteleme ve bitirememe

Belirgin düzensizlik veya zorlayıcı bir perfeksiyonizm ile aşırı telafi

De organizasyon, özellikle yapılacak işler yığıldığında…

Düzensiz çalışma ve sebebi açıklanamayan kesintiler yapma

İşin bölümlerini unutma veya eksik sonuçlarla ortaya çıkma

Grup içinde dikkat eksiklikleri

Konunun ana fikrini algılayamamaktan dolayı metinleri okuma isteksizliği

Çalışma Hafızası

Unutkanlık, hatırlayamama “Bunu biliyorum ama hatırlayamıyorum, söyleyemiyorum” gibi

Dalgınlıkla yapılan yanlışlıklar, harflerin ters yazılması, telefon numaralarının hatalı kaydedilmesi

Termin takvimi, kart, not defteri ve kağıtları devamlı yanında taşıma

 

Algı Hassasiyetinin Artması:

Belirli duyu izlenimlerinin çok hassas olması, özellikle koku, tat alma, ses gibi. İnsanlar arasındaki ilişkilere ve atmosferdeki gerilimlere karşı aşırı duyarlılık.

Genelde zeki, yetenekli, kreatif ve heyecanlı olmak

 

Yetersiz stres toleransı:

– Aşırı yüklenildiğinde inanılmaz sessizlik ve dinlenme ihtiyacı

– Yeni durumlara problemleri transfer edebilme güçlüğü

– Sürekli iç gerilimle uğraşma ve uyku bozuklukları

 

Bağımlılık ve zoraki davranışlar:

Birçok zorlayıcı davranış örnekleri

Konsantrasyonu yiyecek ve içeceklerle yükseltmeye çalışma. Kahve, Cola, enerji içecekleri ve nikotin ile

Bazıları gerilimlerini alkol, kokain ile gidermeye çalışıyor ve durumu daha da güçleştiriyor.

 

       Yüksek tepkisellik:

Önce davranıyor sonra düşünüyorlar

Sözel provokasyonlar

Artan kaza eğilimi (Trafik)

Kurallara ve yönergelere uyulmaması

Kendini frenleyemiyor, satın alma tutkusu, riskli araba kullanma

 

Aşırı hareketlilik ve sakinleşme zorluğu:

İç huzursuzluk bedensel hareket dürtüsü (Sürekli Spor)

Sakin oturamama (Dişçide, yemekte, uçakta)

Parmaklarını masa üzerinde tıngırdatma, kalemlerle oynama,

Oturduğunda ayaklarını ritmik olarak öne ve arkaya sallama

Aşırı konuşma dürtüsü, konudan sapma ve bölmenin mümkün olmaması

Sessizlik durumlarında aşırı sıkılma

Dikkat eksikliği olanlar içlerinde neler hissediyorlar?

Sisli bir çevre. Kendilerine her şey çok uzakta, beyinleri adeta bir uyarı şelalesi, algıları filtreleyemiyor ve koordine edemiyor. Sanki her gelen uyarı aynı imiş gibi… Hangisi daha önemli hangisi değil… Bu ayrımı yapmak çok güç. En önemli uyarıcı devamlı yeni gelen ve sayıları artan uyarıcılar tarafından arkaya itiliyor.

Tüm bu sonuçlar küçük enerji toplarının önceki çocukluk yıllarında fark edilmemiş ve uzman denetiminde terapi görmemiş olmalarından kaynaklanıyor. Sorunlar zamana bırakılmamalı, görüldüğü gibi yaş ilerledikçe küçük sınıflardaki coşku, kural tanımama, öğrenme çatışmaları,  yerini ileride oldukça önemli kişilik ve iletişim bozukluklarına bırakıyor. Kişi iyi niyetle çabalasa da stratejisini çocukluk yıllarında kuramadığı için artan sorunlarla başa çıkmada gerçekten zorlanıyor.

Çocuklar İçin İlaç mı,  Eğitim mi?

Uyarı şelalesi nasıl durdurabiliriz?

Odaklanma, dikkat terapisi ile öğreniliyor. Davranış terapisi ile doğru davranış modelleri kazandırılıyor. Kompetans güçlendirme terapisi ile özgüven gelişiyor. Daha birçok destekleyici bilimsel metotlarla öğrenme stratejileri ve davranış modelleri yerleştirilebiliyor. İlaç hala sorgulanıyor. Ağır patolojik durumlarda yararlı olacağı tartışılmaz. Fakat dikkat eksikliği ve hiperaktivite her çocukta farklı, öğrenmeye ve bilimsel desteğe cevap verebilen çocuklar şanslı gözüküyor. İlaç almadan da sorunları ile başa çıkmayı öğreniyorlar.

Öğrenmenin canlı ve aktif olması çocukta merak ve heyecan yaratması gerekiyor. Beynimizdeki genetik programa göre çok küçük yaşlarda öğrenmenin sağlanabilmesi dikkat eksikliğinin ergenliğe taşınmasını önlüyor. Otonom, özgür ve severek öğrenmenin karşısında hiç bir patoloji dayanamıyor. Aile ve öğretmenlerin sevgi ve sabır dolu desteği ile sükûnet bulacağı ve çekilebileceği güvenli bir köşe edinen çocuk öğrenme metotlarına da yeşil ışık yakıyor.

 Bence heyecanlarını özgürce yaşamalı bu küçük enerji topları. Onların sevecen, dostça, hareketli ve hümanist karakterleri hiç yıpranmadan yetişkinliğe uzanmalı, kreatif kişilikleri çevreye renk katmalıdır.

İNCİ ÖZKORAY